1 seneden fazla oldu, burada işe başlayalı. toplantılara, görüşmelere gelenler hep orta yaş üzeri, göbekli, gözlüklü, bıyıklı, boylu poslu, yerden bitme, babacan, grand tuvalet, kot pantolon - gömlek, bazısı mütecaviz, hadımlık, kimisi şikayetçi, kıl, gıcık, çok ufak bir kısmı adam gibi adam....
"yakışıklı" olarak nitelendirilebilecek birine ise rastlamamıştım... pazartesi'ye dek!
bizim şirketin (patronun şirketinin. babamın malı değil ya!) danışmanlığını üstleneceği bir projeyle ilgili olarak türkiye'deki projeyi hazırlayan rus firmasının iki temsilcisi geldi... aman ne iyi ettmişler de gelmişler!! hoş gelmişler, sefalar getirmişler!! rusya'dan selamlar da getirmişler. başımızın üstünde, kalbimizde yer etmişler!! gözümüzü, gönlümüzü hoş eylemişler!!! gidişleriyle hayatımızı yerle yeksan etmişler!!!! gelenlerden birini, anası benim için doğurmuş!! anam, o ne endam, o ne güzel balköpüğü gözler.. yemin ediyorum, güneş doğdu ofisten içeriye... böyle bir ışık çağıl çağıl çağıldadı.. slav ırkı hatunlarına methiyeler düzerken biz arada erkekleri atlamışız yahu.. nasıl güzel bakıyor böle utangaç utangaç... kahve götürdüm. bir güzel teşekkür ediyor ki.. anam, anam, o "thank you" diyen dillerini yerim, yalarım, yutarım.. ne güzel şeysin sen öyle!! hanimiş de hanimiş!!
ben rezilliğime yanayım! dün, koşuşturmaca olacak diye, spor papalarımı ayağıma çekip ofise geldim - iyi ki öyle yapmışım gerçi -. üzerine bir de, adama ve -ve diğerlerine- servis yapma reziliiği eklendi. ne yalan söyleyeyim, utandım biraz....
yarın gidecekler. giderken şöyle, cüneyt arkının ayaklarına kapanan türkan şoray misali, paçasına yapışşam.. ya beni de götür ya sen de gitmeeee, diye türkü çığrınsam.... beni de götürür mü ki? ha, akça pakça dede, beni de götürür mü dersin? (ığğk)
çok ilginç bir tespit: acayip çay içiyorlar. değme çaykolikleri ikiye katlar on ile çarparlar. imanım gevredi onlara çay taşıyacağım diye!! eğer gerçekten çay tiryakisi değillerse ya da bu kadar içmek russal bir gelenek değilse, biri kesin kekledi bunları, türkiyeye gittiğinizde ne ikram ederlerse kabul edin. redderseniz, bunu hakaret olarak algılarlar eşşek sudan gelinceye kadar dayak yersiniz, diye.... bu kadar çay içilir mi lan, kabız olursun!
iyi uçuşlar max (adı bu, ben koydum). moskovaya selam söyle.. en kısa zamanda geliciiimm yanına.. sepet sepet yumurta... sakın beni unutma.. unutursan ağlarım.. senin o güzel kafanı orta yerinden yararım...
hoşçakal öpücüğü yok mu?...
"yakışıklı" olarak nitelendirilebilecek birine ise rastlamamıştım... pazartesi'ye dek!
bizim şirketin (patronun şirketinin. babamın malı değil ya!) danışmanlığını üstleneceği bir projeyle ilgili olarak türkiye'deki projeyi hazırlayan rus firmasının iki temsilcisi geldi... aman ne iyi ettmişler de gelmişler!! hoş gelmişler, sefalar getirmişler!! rusya'dan selamlar da getirmişler. başımızın üstünde, kalbimizde yer etmişler!! gözümüzü, gönlümüzü hoş eylemişler!!! gidişleriyle hayatımızı yerle yeksan etmişler!!!! gelenlerden birini, anası benim için doğurmuş!! anam, o ne endam, o ne güzel balköpüğü gözler.. yemin ediyorum, güneş doğdu ofisten içeriye... böyle bir ışık çağıl çağıl çağıldadı.. slav ırkı hatunlarına methiyeler düzerken biz arada erkekleri atlamışız yahu.. nasıl güzel bakıyor böle utangaç utangaç... kahve götürdüm. bir güzel teşekkür ediyor ki.. anam, anam, o "thank you" diyen dillerini yerim, yalarım, yutarım.. ne güzel şeysin sen öyle!! hanimiş de hanimiş!!
ben rezilliğime yanayım! dün, koşuşturmaca olacak diye, spor papalarımı ayağıma çekip ofise geldim - iyi ki öyle yapmışım gerçi -. üzerine bir de, adama ve -ve diğerlerine- servis yapma reziliiği eklendi. ne yalan söyleyeyim, utandım biraz....
yarın gidecekler. giderken şöyle, cüneyt arkının ayaklarına kapanan türkan şoray misali, paçasına yapışşam.. ya beni de götür ya sen de gitmeeee, diye türkü çığrınsam.... beni de götürür mü ki? ha, akça pakça dede, beni de götürür mü dersin? (ığğk)
çok ilginç bir tespit: acayip çay içiyorlar. değme çaykolikleri ikiye katlar on ile çarparlar. imanım gevredi onlara çay taşıyacağım diye!! eğer gerçekten çay tiryakisi değillerse ya da bu kadar içmek russal bir gelenek değilse, biri kesin kekledi bunları, türkiyeye gittiğinizde ne ikram ederlerse kabul edin. redderseniz, bunu hakaret olarak algılarlar eşşek sudan gelinceye kadar dayak yersiniz, diye.... bu kadar çay içilir mi lan, kabız olursun!
iyi uçuşlar max (adı bu, ben koydum). moskovaya selam söyle.. en kısa zamanda geliciiimm yanına.. sepet sepet yumurta... sakın beni unutma.. unutursan ağlarım.. senin o güzel kafanı orta yerinden yararım...
hoşçakal öpücüğü yok mu?...
5 yorum:
Ya da seni görmek istedikleri için devamlı çay istediler olamaz mı yani? olur tabi (iyimserim ya :D)
caya votka fln mı katıyolardı acep kuzi(:
mlk: harikasın!! ben olaya hiç bu açıdan bakmadım.. canım benim, beni görmek için çay da içermiş... :D:D:D
kuzi: walla o kadar çayın içine votka koysalardı, kafayı bulup göte şaplak moduna girerlerdi :D ama canım rusum benim nası güzel, nası kibar... ah aha gitmişler bugün.. of of :D:D:D:D
önceliklen erkek dediğin olayına bitmiş bulunmaktayım. bizi kopyalamaları gerek bence, sence ? :)
ikincisi başlığını hızlı okuyunca başka bişi çıkıyo, kopardın beni orda.
üçüncüsü, ne varsa bu toprakların dışındaki erkeklerde var, bana da bi ingiliz gerek. yareppim süpaneke dinimiz amin!
blah blah: :D:D:D jensen ackles. supernatural'ın asi dean'i.. ama dikkat ettim videolarında çok utangaç... canım, yerim ben onu yaaa... bu muhteşem yaratıktan bende 1 tane olsun, noolur nooluur.. kopyalasınlar bizi de :D:D
başlık konusunda bişi itiraf ediim.. çakma! çok güzel hareketler bunnar'dan arakaldım.. dizide "o rus bu çocuğu mutlu eder" die geçiodu.. dedim durumu daha güzel annatıcak başka başlık olamaz!!
ve evet, ne varsa dışarda var.. bi gün olsun bi türk' (kıvanç tatlıtuğ hariç, ama oda eccik fazla sarı) salya akıttığımı hatırlamam.. ne diim, allah gönlümüze göre versin :D aminnnn!!!
Yorum Gönder