yandaki resimden de anlaşılacağı üzere, artık şişman sınıfına dahil değilim. görüntü itibariyle de kilomu çok göstermediğim için çevremdeki insanlar en fazla 65 kilo olduğumu söyleyip beni çok ama çok mutlu ediyorlar. yediklerime dikkat etmeye başladığımda 82 kg idim. ama öncesinde, aralık 2010 'da 86 rakamının biraz üzerini tecrübe etmişliğim var. düşünürsek, hemen hemen 1 senede tam 18 kilo verdim. aslında aralık 2011 sonuna kadar şu 2 kg lık fazlalığı da verip 1 senede 20 kg ye tamamlamayı istiyordum. ancak, kilo veren herkesin başına geldiği gibi, yaklaşık 2 aydır bu kiloda sabitlenmiş durumdayım. gördüğüm en iyi rakam 67.9. biraz daha kilo verebileceğimi biliyorum. ne yalan söyleyeyim, can sıkıcı bir durum.
gelelim bu yazının esas amacına: rakam ve süre itibariyle, kilo verme konusunda epey tecrübe biriktirmiş bulunuyorum. benim durumumda olanlara fikir vermesi için bu konuda yazabileceğimi düşündüm. amacım nasihat vermek değil; sadece tecrübelerimi paylaşmak. birine bir faydam dokunursa ne mutlu bana. haydi buyurun mavi'nin sofrasına :D
- kilo verme sürecinde sıklıkla kurulur şu cümle: ah, irademe hakim olabilsem! bana sorarsanız, kilo veren ve bunun kalıcı olmasını sağlayan kişiler ile kilo veremeyen veya verdikleri kiloları geri alanlar arasındaki farkı yaratan şey ZİHİN'dir. psikolojik olarak kilo vermeye ve İDEAL KİLOYU KORUMAYA hazır olmak gerekiyor. diğer bir deyişle "olayı kafada bitirmek" gerekli. kişisel serüvenimden elde ettiğim tecrübeyle "psikolojik olarak hazır olmak", bugünden yarına başarılacak bir şey değil. mümkün olmadığını söylemiyorum, ama çok zor. kilo vermeye karar vermeden önceki bir yıl boyunca yaşadığım sıkıntının bir kısmına siz de buradan tanık oldunuz. burada yazılanlardan çok daha fazlası var aslında. güneşin doğmasının ya da nefes almanın hiçbir anlamının olmadığı sabahlara uyandım ben. kendimi lanetledim, aşağıladım, hırpaladım, içimdeki çukurları kendi tırnaklarımla kazarak her gün kendi çamuruma biraz daha battım; başkalarının da bana aynı şekilde davranmasına izin verdim. yaklaşık bir yıl boyunca yaşadığımı hiç fark etmeden...
sonra o meşhur aydınlanma anlarından birini yaşadım ve kendime dışarıdan baktım. bir güç beni bedenimden çıkarmış ve kendimi film izler gibi uzaktan izlememi sağlamıştı. kendi kendimi nasıl mahvettiğimi gördüm. fark ettim ki, ben birşeyleri kontrol etmeye, değiştirmeye başlamazsam, hayatım ellerimin arasından hiç yaşanmadan kayıp gidecek. müdahale edebileceğim ilk ve en kolay şeyin ise kilom olduğunu gördüm. "kolay", çünkü tartıya çıktığımda göreceğim rakamı seçme özgürlüğüne sahibim. işimi değiştiremem (şimdilik), patronun kişiliğini, kronik züğürt oluşumu, ailemin durumunu ya da aşksız bir ahmak oluşumu (ki her birinin sırası gelecek).... ama kilomu değiştirebilirim.
düşünceler yanında, kilo vermeye yüklediğiniz duygulanımın şiddeti ve anlamı önemli. benim için kilo vermek, öncelikle yaşamaya devam edebilmek demekti. kilo verebilirsem, yaşadığım bütün şansızlıkların biteceğine, başıma güzel şeylerin geleceğine inandırdım kendimi. diğer bir deyişle, kilo veremeseydim eğer hayatımın sonuna gelmiştim.
bu kadar dibe vurmadan önleminizi almanızı önereceğim ama dibe vurmazsak yüzeye çıkmak için neden uğraşalım, değil mi?
- ikinci önemli konu: YAKLAŞIM. başarılı olmanızı sağlayacak diğer bir faktör, bakış açınızdır. "kuzenimin düğününe kadar şu 3 kilo vereyim de..." veya "yaz geliyor, bikinimin içine girebilmem için 5 kilo vermem lazım" gibi cümleler de sık sık duyduğumuz yakınmalardan. dikkat ettiniz mi bilmem, ama bu ve benzeri cümleler kilo vermeyi, belirli bir süre sonunda sona erecek, bu süre sonunda hayatınızda hiçbir önemi kalmayacak bir şarta bağlar. kuzeninizin düğününe kadar 3 kilo fazlalığı verip o beğendiğiniz elbisenin içine girebilirsiniz. ya sonra? işte, farkı yaratan diğer kilit nokta "sonrası". süresi belirli bir olaya kendinizi bağlarsanız, o olay geçip gittikten sonra verdiğiniz kiloları bir güzel geri alırsınız. şimdi diyeceksiniz ki, bütün uzmanlar kendinize süre şartı koyun diyor, sen yapmayın diyorsun. biz ne yapacağız? süre şartı koyun. ama bunu GELİP GEÇİCİ bir olaya bağlamayın. daha yüce amaçlarınız olsun. (ben 1 senede 24 kg hedefledim. bunun 14 ünü 8 ayda verdim. 10 kg daha var ama bu şartlarda süreyi uzatabilirim.)
benim yaklaşımım şu: bundan sonra böyle! demek istediğim; evet, 24 kg hedefledim ama amacım 24 kg verip sonra eskisi gibi yemeğe devam ederek verdiklerimi katlayarak geri almak değil. ideal kiloma ulaştıktan sonra bu düzende beslenmeye devam ederek, tekrar kilo almamayı hedefledim. diğer bir deyişle yaşam tarzımı ve beslenme alışkanlıklarımı değiştirdim.
- psikolojik olarak kendinizi hazırladınız. bakış açınızı değiştirip kilo vermenin ve ideal kiloyu korumanın ömür boyu sürecek bir eylem olduğuna inandınız. şimdi fitili ateşleyecek doğru nedenleri bulmanız gerek. İTİCİ GÜÇ, diyorum ben bu nedenlere. sizi eyleme geçirecek ateşleyicileri belirlemelisiniz.
beni harekete geçiren üç temel nedenim vardı.
1. dizlerim çok feci bir şekilde ağrıyordu. bu durumun fazla kilodan kaynaklandığını biliyordum; bacaklarım, gövdemin ağırlığı altında ezilmiş ve beni merdiven çıkarken, otururken ya da yürürken yarı yolda bırakmaya başlamışlar, geceleri uykumdan uyandırıp ağrı ve acıyla yatakta saatlerce kıvranmama neden olmuşlardı. doktora gitmeye UTANDIM!. biliyordum çünkü, kilo vermem gerektiğini söylecekti. utanç duygusunun ne kadar güçlü olabileceğini, insana neler yaptırabileceğini bilseniz şaşarsınız!.
2. arkadaşlarımdan bazıları doğum yaptı ve tahmin edebileceğiniz gibi en zayıfı bile belirli bir süre kilolu kaldı. düşündüm: 86 kiloyla çocuk doğursam (bu kiloyla beni biri alır mı, diye düşünmüyorum da çocuk doğurmayı düşünüyorum) en iyimser tahminle 10 kilo farketse, doğumdan sonra olurum 96 kg. "yuvarlak" hesap 100 kg! doğum sırasında yaşanabilecek sorunlardan, bebeğin, çeşitli hastalıkların riski altında olmasından, hiçbir doktorun 86 kg ile çocuk doğurmama izin vermeyeceğinden ve aşırı kilonun üreme yeteneğini azalttığından bahsetmiyorum bile.
3. hayatımda her şey boktandı. koşulların karşısında tahtadan yapılmış kukla gibiydim. iplerimi ne tarafa çekerlerse oraya gidiyor, ne söylerlerse onu yapıyordum. her şey benim kontrolüm dışındaydı. o gizemli aydınlanma anlarından; kafamıza saksı düşmüş gibi beynimizi zonklatan, "ben bunu neden daha önce akıl edemedim" diye kendimizi duvardan duvara çarptıran o aydınlanma ve pişmanlık anlarından birinde, hayatımda kontrol edebileceğim bir şeylerin olması gerektiğini düşündüm. kendimi güçlü hissetmemi sağlayacak bir şeyler yapmalıydım ve yapabileceğim en mantıklı ve acil işin kilomu kontrol etmek olacağına karar verdim.
PS.: DEVAMI GELECEK :D
2 yorum:
ben 123 kg´dum bir haftadan beri bir kitaba göre zayiflamaya karar verdim suan 119 kg zaaflarim var senide bu yazdiklarina katiliyorum
vaay 1 haftada inanılmaz yol katetmişsin. kitap eğer yardımcı oluyorsa ne mutlu. bunu yaşam biçimi olarak benimsemedikçe kilo vermek mümkün olmuyor maalesef. bu yola başkoymak gerek. azmin hiç eksilmesin. ömrünün sonuna kadar sağlıklı bir hayat sürmeni dilerim. ilgin için de çok teşekkür ederim. mutlu kal, sağlıklı kal
Yorum Gönder