the secret of happiness is to count your blessings while others are adding up their troubles -william penn

NEW YORK, I LOVE YOU...


dünyayı gezmek istedim hep.. klasik.. ama bu gezegen üzerindeki hiçbir yeri bu kadar büyük bir tutkuyla görmek istememişimdir. new york, bir tek... büyük aşkım: the big apple... bu şehrin sokaklarında dolaşmanın nasıl bir his olduğunu merak ettim hep.. (google map, fasulyeden.. "saylanmaz"!). şu anki ömrümün tam yarısını bunu hayal ederek geçirdim... zaman = imkansızlık kanıtı... içimden bir ses geri kalan hayatımı, bu duygunun hayalini kurarak geçireceğimi söylüyor...

işbu postun konusu ise -kulağımda paco de lucia- biraz önce izlediğim film: NEW YORK, I LOVE YOU...

birden fazla yönetmen tarafından çekilen bir "şehir" hikayesi.... başrol oyuncusu: NEW YORK.. filmde anlatılan öyküler ise şehrin süsü... bir "megakent"de yaşayan sıradan insanların, zaman zaman kesişen hikayelerinden oluşan, durgun ama etkileyici bir film... öyküler, büyük bir yapbozun, New York'un, parçaları... ortaya çıkan tablo: kimi zaman espirili, kimi zaman üzücü, şefkatli, kaçan fırsatlara hayıflandıran, süprizlerle dolu.... new york'un "insan" yüzünün hikayesi.... arka planda new york kasnağa geçirilmiş bir parça etamin, üzerine ince ince işlenen insana dair motifler... küçük küçük hikayeler...

filmin en dikkat çekici yönü, özellikle new york'un çok farklı etnik kökene sahip insanlardan oluşan renkli yüzünün vurgulanması... farklı dinler, farklı ırklar, farklı düşünceler... hepsi aynı şehrin kazanında kaynamakta...

filmin kadrosunda bizden de iki isim var.

filmin yönetmenleri: fatih akın, yvan attal, allen hughes, shunji iwai, -kulağımda paco de lucia- wen jiang, joshua marston, mira nair, brett rnatner, randall balsmeyer, shekhar kapur ve natalie portman.

oyunculardan bazıları: uğur yücel, bradly cooper (the hangover), natalie portman, shia labeouf (transformers), hayden christensen (star wars, awake, jumper), christina ricci, orlando bloom, andy garcia, chris cooper, rachel bilson (the o.c.).. v.s.

filmin imdb sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.


bu gecelik rüyalarımı new york ile doldurdum.. goodnight, my precious..!


9 yorum:

BlahBlah dedi ki...

hayden nasıldı amaaa :)

mavi dedi ki...

tatlıııııı..... :D seeretmiş miydin filmi? aşağıda oyuncuları yazarken baktım da en çok hayden'ın filmlerini izlemişim.. peki bradly cooper nasıl??? :D

nox dedi ki...

ya kusura bakma ama newtork'ta bir halt oldugunu sanmıyorum, çok klişe, kalabalık,manasız gelior büyük büyük şehirler;sana tibette 7 yıl verelim,dağ havası, miiis gibi :)

mavi dedi ki...

yok canım, kusura bakmadım :D tibetteki 7 yıla brad pitt gibi bi abi de eşilk edicekse neden olmasın :D:D:D:D:D kendi hayatım fazla sıkıcı olduğu için sanırım, kaotik bir şehirde kaybolmak istiyorum. bildiğimden farklı bir dünya olsun istiyorum. "seni seçtim, new york!!" düşününce aslında görmek istediğim ya da yaşamak isteyebileceğim o kadar çok yer var ki... phuket mesela ya da venedik veya fransa da küçük bir kasaba, üzüm bağlarıyla çevrili küçük bi ev.. "hoşgeldin, duygusal inek:D"

derdim şu (galiba): her ne kadar yerleşik hayat sever bi tip olsam da aynı şeyleri yapmak bi süre sonra kendimden sıkılmama hatta nefret etmeme neden oluyor. belki bu yüzden filmleri ve kitapları bi de gözlerimi tava dikip hayal kurmayı seviyorum.. (bi de google map :D) istediğin yere gidebiliosun. sıkılıyorum dediysem yanlış anlaşımlasın, atla deve diil, hiç diil.. eve her zamankinden farklı bir yoldan gitmek bile değişiklik benim için .. neyse, dert dökesim varmış.. tibete gitmenin yolu neymiş, sen ondan haber ver :D

nox dedi ki...

tibete gitmenin yolunu sen de biliyorsun, hayal etmek :)

evet,değişiklik iyidir,insan bazı sıkılır şeylerden, bazı şeyler insanı sıkar; ama hep bahsedilen "insan"; insan olmasak , mesela kelebek , çiçek, kuş, vs olsak veya su rüzgar vs olsak ne olurdu?
ben tibete değil algımın açık olduğu enginlikleri,gökyüzünü net ve uçsuz görebileceğim yerleri, ağacı suyu oto toprağı olan düşleri seviyorum...

nox dedi ki...

uğur yücelde varmış ya, o filmin ortasına melihayı atıp "Saaamiiiim" dedirtmek isterdim, canım ailemdeki gibi ve doğal eğlenceli sıcak...

"Saamim; terminatörü bozucan kuzum, gel adana yiyelim mc dan...da"

mavi dedi ki...

:D:D:D:D ne eğlencelisin sen!!! uğur yücel'in dizisin seyretmedim ama ii olduğuna eminim. o, "uğur yücel" ne de olsa....

keşke hepimiz gitmek istediğimiz yerlerde olabilsek... aynı anda.. star trek'e acayip imrendim şimdi! vize yok, pasaport yok.. taaak, ışınlanıosun istediğin yere (ışınlanırken "tak" die ses çıkar mı ki?) sona akşama gene evdesin. ya da başka bi şehirde çalışıp akşam sevdiğin insanların yanına geliosun. sürekli ışınlanınca moleküller yalama olur mu ki? :D:D:D:D

nox dedi ki...

asıl eglenceli olan dizisi, ne kan, ne büyük çağlı entrika var..

peki diyelim gitmek istediğin yere ben seni ışınladım, korkma moleküllerin yalama olacak kadar da sık yapmam bu kıyağı..peki ya sonra?3-5- gün, 3-5 yıl , 10-30 yıl?daha sonra başka yere gitmek istemez mi insan..ister elbet?senin için tepe noktası neresi bilmiyorum ama doğa ile başbaşa olan heryer güzel gelir...

not:ışınlanırken kar erimesi sesi çıkar,eriyense mekandır.

sağlıcakla kal

mavi dedi ki...

benim içn tepe noktası: sevdiklerimin olduğu yerdir. diğer yerler... sadece gönlümü hoş etmek için.. :D

 

Follow Me

Contact

Ad

E-posta *

Mesaj *

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı