"bir varmış bir yokmuş.... evvel zaman içinde, kalbur saman içinde ve de milattan önce bir vakitte -diyelim 2001 ekim ayı- bir grup genç insan üniversite denen kaygan balığa oltayı takmış, sımsıkı sarılmakta.. diplomayı alıp da sudan çıkmış balık misali ortada kalacaklarından, yaşayacakları zorluklardan habersizler.. kimi çok hevesli, kimi çalışkan, kiminin yüzünde "nereden düştüm ben bu deliğe?" bakışı, kiminin üzerinde "cool" olup dikkat çekme telaşı, kiminin "bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya!"...
mavi ise şaşkın.. başına gelenlerden... tırnaklarını yiyerek beklemiş sonuçların açıklanmasını.. bilgisayarı da yok o zaman.. sabahın köründe kalkmış ama kimseyi arayp da "kazanmış mıyım?", "hangi okul?" diye soracak cesareti yok. ya kazanamadıysa... ne cevap verir ailesine.. mavi'nin çocukluk arkadaşı mavi gözlü cadı getirmiş müjdeli haberi...birbirlerine sarılıp ağlamışlar. mavi şaşkın ya, "ben miyim üniversite sıralarında oturan" diye, bi acayip, tuhaf bakıyor etrafına.. abartmış da abartmış "duygu seli yaşama" olayını...
sınıftan içeriye girenlere bakıyor tek tek... içeriye bir kız giriyor derken.. onun suratında da garip bi ifade var.. çözemiyor önce ama sonra "günaydın" deyiveriyor. kız, mavinin yüzüne bakıyor ama cevap vermeden yürüyüp gidiyor. mavi şaşkın... ders arasında kantinde yakalıyor kızı. tek başına oturmuş. sen misin mavişe selam vermeyen! mavi destursuz davetsiz gidip oturuyor kızın masasına. adı: doğal güzel! ilk açılan sohbet konusu: yeditepe istanbul.. derler ya, yeni yıla nasıl girersen öyle devam edermiş diye, arkadaşlıklara da uyarlayabiliriz bunu: biriyle ilk tanıştığınızda ilk hangi konu hakkında konuşursanız, arkadaşlığınız boyunca hep aynı şeyi konuşursunuz. doğal güzel, "cool" takılanlardan.. batikli tişörtler, siyah ojeler, metallica.. kızın bir tarzı var.. bir de, güneşte bakınca, yeşile dönen, kocaman ela gözleri...
ilk ders: i. yönetimi. nasıl bir merak! nasıl bir heyecan! pür dikkat dinliyor mavi.. hoca soru sordu, ne demeli, şimdi? bir düşüneyim. mavi düşünene kadar, hocanın sorduğu her soruya anında cevabı yapıştıran, biraz ince sesli biri var arka sıralardan.. hoca adını da sordu: şirine.. ohoo, daha ilk dersten kendini tanıttı hocaya. bacım bize de fırsat vereydin... mavi acayip sinir oldu kıza, şirine mi neydi adı... çıkışta yakalayacak, tenhada kıstıracak... kıstırdığı yerde öpücek :D
mavinin arkadaş grubu genişlemekte. ilk tanışıtığı, okulun ilk günlerinde hep yan yana oturduğu uzun boylu uzun saçlı kız, zorla tanıştığı doğal güzel.. sırada kim var? aaa, ne şirinmiş bu kız böyle! merhaba, ben mavi.. merhaba ben de şirine! mavinin ilk derste sinir olduğu kız bu!! allah allah, yakından bakınca tenhada kıstırılacak bir tipe benzemiyor. acayip şirin, adı gibi.. ne kadar da içten gülüyor..
mavi, doğal güzel ve şirinenin hikayesi böyle başlıyor.. zaman geçtikçe, arkadaş grubu içinde birbirlerini tanıdıkça, yakınlaşıyorlar. diğerlerini dışlamıyorlar hiç bir zaman, birlikten güç doğar çünkü.... ama onları birbirlerine yakınlaştıran "farklı" birşey var... aynı mayayla karılmış hamurları... aynı iplikten dokunmuş kumaşları.... birbirlerinin hem aynası, hem aynısı, hem eksik kalan yanları, sırdaşı, bacısı....
bir aradayken o kadar çok gülüyorlar ki... daha da önemlisi, yan yana olamadıklarında da birbirlerini gülümsetmeyi başarabiliyorlar.. tüm sıkıntısıyla yeni bir iş gününün başında ya da hiç umulmadık bir anda, sanki birbirlerinin içlerindeki boşluğu sezmiş gibi gönderilen küçük bir mesaj ya da kapıya gelen güzel bir çiçek... doğumgünü hediyesi.....
aynı anda aynı şeyleri düşünen, hisseden, yeri geldiğinde hiç konuşmadan, bir tek bakışla tüm düşünceleri paylaşabilen... en çok birlikte yemek yemeyi, birlikte gezmeyi, birlikte gülmeyi, birlikte ağlamayı, birlikte eğlenmeyi, birlikte rezil olmayı ya da sadece "birlikte" olmayı seven... bir de birlikte "magnum" yemeyi... birlikte mucizeler yaratan...
yeni bir mucizenin eşiğindeler şimdi. şirine ile zayçikinin mucizesi... derinlerde, karanlığın içinde bir yerde küçük, küçücük bir kalp atmakta... bu küçük "mucize"nin güneşi göreceği anı heyecanla bekliyorlar şimdi..
her yeni gün yeni bir umuttur... seviyorum sizi...
böcüklerin şarkısı: sürpriz olsun!! ama ayrılık olmasın...
3 yorum:
allah bozmasın, hep böyle olun, 60 yaşına geldiğinizde birbirinize ahretlik diye seslenin. çocuklarınız birbirinizin çocuklarıyla evlensin.
Mucizeler eksik olmasın hayatımızdan.Bizi anlayanlar,analdıklarımız olsun yanıbaşımzıdakiler.sevgiler..
:D teşekkür ederim iyi dilekleriniz için... sizlerin de böyle güzel dostlukları olsun.. olanlar hiç ayrılmasın yanınızdan..
Yorum Gönder