kilo verme süreci ile ilgili fikirlerimi ve tecrübelerimi paylaştığım yazının beslenme düzeni ile ilgili olanı aşağıdadır. işine yarar umarım :D
- ilk başta ve kesinlikle aklınızdan çıkarmayın: diğer insanlardan farklısınız. vücut yapınız, hormonal dengeniz, eğitiminiz, yetişme şekliniz, gelir durumunuz, sosyal çevreniz, yaşam tarzınız,günlük rutininiz, alışkanlıklarınız ve nihayetinde kişiliğiniz başka insanlarınkine benzemiyor. bu nedenle, başkaları üzerinde işe yarayan yöntemler, sizde beklenen sonucu vermeyebilir. kendi düzeninize, yaşam tarzınıza ve alışkanlıklarınıza en uygun beslenme şeklini siz belirlemelisiniz.
- aşırı kiloluysanız, sağlık sorunlarınız varsa veya yönlendirmeye ihtiyaç duyuyorsanız diyetisyene gidin ya da doktorunuza danışın. ben gitmedim. çünkü hayatımdan çıkardığım besinlerin ya da bu beslenme şeklinin zaten bana bir faydası yoktu. yemekten kısmadan, her türlü besini -faydalı olanlarını- tüketme yolunu tercih ettiğim için diyetisyene gitmeye gerek duymadım. psikolojik süreci daha kısa zamanda atlatmak isterseniz psikoloğa da gidebilirsiniz. ama unutmayın, SİZ KARAR VERMEDİKÇE bir başkasının yardımı işe yaramaz.
- diyet yapmayın. ben yapmadım. her sabah yediğim zeytinleri sayamam, gram hesabıyla yemek yiyemem. durmadan otla çöple, tatsız, tuzsuz yiyeceklerle beslenemem. çünkü yemek yemeği seviyorum ve beni bağlayan ya da kısıtlayan şeylerden hoşlanmıyorum (işimi neden sevmediğimi anlamak hiç zor olmasa gerek!). diğer taraftan, mantıklı düşünelim. bizim amacımız sadece kilo vermek değil ki. ulaştığımız ideal kiloyu korumayı, tekrar kilo almamayı da hedefliyoruz. bu nedenle, diyet yapmak yerine beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmelisiniz (işleri zor ama kalıcı yoldan halledeceğiz). derseniz ki, ben elimdeki diyet listesini ömrümün sonuna kadar uygulayabilirim; dolap beygiri gibi döner dolaşır hiç sıkılmadan aynı şeyleri yer, zeytinlerimi sayarım, peynirimi kibrit kutularına koyup dolapta saklarım diyorsanız, amenna! ama gerek yok... bence yok. çünkü...
- diyet yaptığınızda, hedef kiloya ulaştıktan sonra o diyet listesini çöpe atarsınız -ya da daha kötüsü, tekrar kilo alma ihtimaline karşı kolaylıkla ulaşılabilecek bir yere saklarsınız. eski yeme düzenine döndüğünüz için de verdiğiniz kiloları geri alırsınız. ömür boyu uygulayamayacağınız bir beslenme düzenini kesinlikle benimsemeyin. saçma sapan diyet listeleriyle uğraşmak yerine, beslenme alışkanlıklarınızı akılcı bir biçimde yeniden düzenlerseniz, istediğiniz kiloya inmek ve kilonuzu korumak çok daha kolay olur.
- diyet listeleri ile uğraşmanın diğer bir eksi yönü de, listenin dışında kalan şeyleri yediğimiz zaman içimize dolan pişmanlık ve suçluluk duygusu. olumsuz duygularla kim ne başarmış ki kilo vermek mümkün olsun? tanıdık geliyor mu şu cümleler? "allah kahretsin, yine irademe hakim olamadım, nasıl bir insanım ben, bu kadar mı beceriksizim, diyeti bozdum, battı balık yan gider sar oğlum oradan bir adana, çift pide olsun". olumsuz ifadeler ve düşünceler sizi elde etmek istediklerinize ulaşmaktan alıkoyar. evet, belirli bir rakamda sıkışıp kaldığınızda kızacaksınız, yemeği fazla kaçırdığınızda sinirleneceksiniz. ama bunun için kendinizi aşağılamanın size yararı değil zararı olur. beslenme alışkanlıklarını düzenleme yöntemiyle, zaten diyet yapmadığınız için, ipin ucunu kaçırdığınızda, yeni düzeni tekrar tutturmak daha kolay olacaktır.
- kilo vermeye odaklanmışken düşünceleriniz olumlu olmalı, o anki olumsuz durumu lehinize çevirmenin veya zararı en aza indirmenin bir yolunu bulmalısınız. örneğin, biraz fazla kaçırmışsanız veya abur cubur yemişseniz, sonraki 5 gün (süre size kalmış) daha az yiyin, daha fazla sebze meyve ağırlıklı beslenin ve daha fazla hareket edin. dengelemek önemli.
- sabahları imparator gibi, öğlenleri derebeyi gibi akşamları ise evsizler gibi yiyin (bu söz tam olarak böyle olmayabilir). bütün alışkanlıklarınızı buna göre düzenlerseniz, çok fazla uğraşmadan kilo verdiğinizi göreceksiniz. sadece akşam yediklerinizi değiştirmek ve abur cuburu kesmek bile çok fark edecektir.
- kahvaltıyı kesinlikle atlamayın. çünkü, vücudunuz uzun bir süre gıdasız kaldığı için gün boyu kullanacağı enerjinin en önemli kısmını kahvaltıda alır. bu yüzden kahvaltınızı mutlaka yapın. ama abartmayın. bir ekmeğin yarısına çokokrem, yarısına bal, üzerine pekmez sürüp 5 tane yumurtayı, tere yağında kızarmış bir kangal sucuğun üzerine kırıp da yemeğe kalkmayın. MANTIKLI yiyin. size KALİTELİ enerji sağlayacak besinleri tercih edin. o gün kahvaltı da bal yediyseniz, yanında pekmez de yemeyin. AKLINIZI kullanın sadece. hayatınızda çok şeyin değiştiğini fark edeceksiniz.
- az ve sık yiyin. vücudu uzun süre aç bırakarak "depo yapma" programını aktif hale geçiriyorsunuz. vücudunuz kıtlık ya da kış uykusu (:D) durumuna geçiyor ve uzun süren açlık durumunda kullanılmak üzere yağ depolamaya başlıyor. az ve sık yemek ise bu durumun önüne geçilmesini, sisteminize az miktarda da olsa sürekli enerji takviyesi yapıldığı için yağ birikiminin engellenmesini sağlıyor.
- kendinize yasak koymayın. yasağın çekiciliği diye bir şey duymadınız mı hiç? ben şimdiye kadar ki başarısız zayıflama girişimlerinde, kendime bir şeyleri hep yasakladım ve her seferinde de gidip tam da o yasakladığım şeyleri yedim. bu sefer kendime hiçbir şeyi yasaklamamaya, canım ne zaman neyi çekerse onu yemeye karar verdim. markete her gidişinde çikolata raflarının önünde en az yarım saat harcayan ben, nisan ayından beri ağzıma çikolata koymadım (bu ay yedim ama bitter!). yasak olmadığı için, istediğim zaman ulaşabileceğimi bildiğim için, çikolatalara yumulmak inanın, hiç içimden gelmedi. ama, yazın haftada en az iki kere magnumumu yedim. canım çekti! dondurma yedim ama o gün 4 durak önce indim (hususi 4 durak önce indiren otobüse bindim), sonraki bir kaç gün öğle yemeklerinde makarna pilav yemedim de çorba içtim, salata yedim veya evden sebze yemeği getirdim. önemli olan aldığınız kaloriden fazlasını harcamak, harcayamayacağınızı almamak.
- öğlen yemeklerinde de aşırıya kaçmamak ve öğünleri bölmek kaydıyla her şeyi -sağlığınıza faydalı olanları- yiyebilirsiniz. makarna ve pilavdan asla vazgeçmem. öğlen yemeklerinde soslu makarnamı yiyorum ama gelen tabağın sadece yarısını. diğer yarısını ise acıktığımda yemek üzere kaldırıyorum.
- akşam yemeğini mümkün olduğunca hafif geçirin. hatta mümkünse akşam sekizden sonra yemeyin. eğer işten geç döndüyseniz ve çok acıkmışsanız bir tane haşlanmış yumurta yiyin, (şunu ayırt edin lütfen: bir tane yumurtayla bütün bir günü geçirmenizi söylemiyorum. günün, enerjiye en az ihtiyacınız olduğu bir saatinde haşlanmış yumurta sizi hem tok tutacak hem de harcaması imkansız olan gereksiz kalori alımından uzak tutacaktır.) veya ince bir dilim ekmekle küçük bir dilim peynir yiyin. ben akşamları, müsli yemeği tercih ediyorum. müsliyi sütle beraber yiyemiyorsanız içine iki tane pötibör veya burçak bisküvi atmayı deneyin. inanılmaz lezzetli (fakir avuntusu değil, cidden lezzetli) sebze yemeği veya çorba varsa, açlığınızı susturacak kadar -midenizi tıka basa doldurmayın sakın- yiyin. akşam çok sevdiğiniz bir yemek varsa, 1-2 kaşık tadımlık alın, kalanını bir kaba koyup işyerine götürün ve öğle yemeğinde doya doya yiyin.
- küçük tabaklar ve kaseler tercih edin. gözünüz doymaz da bir tabak daha alırsanız, normal tabakla yediğinizden de daha az yemiş olursunuz ama psikolojik olarak iki tabak yemiş olmanın bilgisi sizi rahatlatır, daha fazla yemenize engel olur.
- acıkmadan kesinlikle yemeyin. diğer bir deyişle, abur cuburdan uzak durun. illa yemek zorundaysanız, meyve yiyin, abartmadan. hem sağlıklı hem düşük kalorili.
- kendinize bir kontrol odağı bulun. aşırıya kaçtığınızda sizi frenleyecek, yolunuza geri döndürecek bir "şey" olsun. bu, bir arkadaş olabilir. çok beğendiğiniz bir elbisenin bir küçük beden örneği olabilir (satın alın ve gözünüzün önüne asın ama dikkat! bu da gelip geçici bir odak noktası. o elbiseye uygun bedene geldiğinizde eğer hala fazlalığınız varsa başka bir odak daha bulmanız gerekecektir). kontrol odağı sizi çizginizde devam etmeye zorlar. benim odağım TARTI. kocaman bir tekno-marketten özene bezene aldığım gök mavisi tartı. duymuşsunuzdur, çok fazla tartılmayın derler. haftada ya da ayda bir çıkın tartıya diye önerirler. haklı olabilirler. ama ben gösterdiğim çabanın somut kanıtı sürekli elimin altında olsun istedim ve gittim kendime tartı aldım. çok da iyi yapmışım! kilo vermenin durakladığı dönemlerde canım sıkılsa da kendimi kontrol etmemi, abarttığım dönemlerin ardından tekrar akıllı yemeğe yöneltmemi sağladı.
1 yorum:
Adavital Kapsül ile sağlıklı bir şekilde fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz. Böylece fit ve düzgün bir vücuda sahip olabilir özgüveninizi tazeleyebilirsiniz.
Yorum Gönder